Tanım Dikey analiz, bir finansal tablodaki her bir kalemi, aynı tablodaki bir temel rakama yüzdelik olarak ifade eden bir finansal analiz tekniğidir. Bu yöntem, çeşitli kalemler arasında kolay karşılaştırma yapılmasını sağlar ve finansal bileşenlerin göreceli boyutları hakkında içgörü sunar. Özellikle gelir tabloları ve bilanço analizinde faydalıdır, çünkü paydaşların eğilimleri ve oranları net bir şekilde görmesine yardımcı olur.
Dikey Analiz Bileşenleri Dikey analiz yaparken dikkate alınması gereken iki ana bileşen vardır:
Tanım EBIT veya Faiz ve Vergi Öncesi Kazanç, bir şirketin temel operasyonlarından elde ettiği karlılığı yansıtan kritik bir finansal metriktir. Bir şirketin sermaye yapısının ve vergi oranlarının etkilerini dikkate almadan, operasyonel olarak ne kadar iyi performans gösterdiğini değerlendirmek için basit bir yoldur. Temelde, EBIT bir şirketin operasyonel verimliliğinin daha net bir resmini sunar.
EBIT Bileşenleri Toplam Gelir: Bu, herhangi bir kesintiden önce mal ve hizmet satışlarından elde edilen tüm gelirleri içerir.
Tanım EBITDA veya Faiz, Vergi, Amortisman ve İtfa Öncesi Kazanç, bir şirketin işletme performansını değerlendirmek için kullanılan önemli bir finansal göstergedir. Finansman ve muhasebe kararlarının etkilerini hariç tutarak, temel iş operasyonlarından elde edilen kazançlara odaklanarak bir şirketin kârlılığına dair içgörü sağlar.
EBITDA Bileşenleri EBITDA’yı anlamak, bileşenlerini analiz etmeyi içerir:
Kazançlar: Bu, şirketin faaliyetlerinden elde ettiği net geliri ifade eder.
Faiz Öncesi: Faiz giderlerini hariç tutarak, EBITDA borç finansmanının etkileri olmadan operasyonel performansın daha net bir görünümünü sağlar.
Tanım Faaliyet Geliri, genellikle faaliyet karı veya faaliyet kazancı olarak adlandırılır, bir şirketin ana iş operasyonlarından elde ettiği karı ölçen önemli bir finansal göstergedir. Bu, şirketin toplam gelirinden maaşlar, kira ve satılan malın maliyeti (COGS) gibi faaliyet giderlerinin çıkarılmasıyla hesaplanır. Bu rakam, yatırımlar veya varlık satışları gibi faaliyet dışı etkinliklerden elde edilen gelirleri içermez, bu da onu bir şirketin operasyonel verimliliğinin kritik bir göstergesi haline getirir.
Faaliyet Gelirinin Bileşenleri İşletme Gelirini anlamak, bileşenlerine daha yakından bakmayı gerektirir:
Tanım İşgücü Katılım Oranı (LFPR), çalışabilir yaş grubundaki (genellikle 16 yaş ve üzeri) bireylerin istihdam edilen veya aktif olarak iş arayan yüzdesini temsil eden önemli bir ekonomik göstergedir. Aktif işgücü hakkında bilgiler sunar ve bir ülkenin genel ekonomik sağlığını anlamak için hayati bir ölçüt olarak hizmet eder.
İşgücü Katılım Oranı Bileşenleri Çalışan Bireyler: Bunlar, tam zamanlı veya yarı zamanlı olarak şu anda çalışan kişilerdir.
İşsiz Bireyler: Bu grup, şu anda çalışmayan ancak aktif olarak iş arayanları içerir.
Tanım İşletme Nakit Akışı Oranı (OCFR), bir şirketin mevcut yükümlülüklerini, temel operasyonel faaliyetlerinden elde edilen nakit ile ödeme yeteneğini gösteren bir finansal ölçüttür. Bu, bir şirketin likiditesi ve nakit akışını yönetme verimliliği hakkında bilgiler sağlar.
Bileşenler İşletme Nakit Akışı Oranı, iki ana bileşen kullanılarak hesaplanır:
İşletme Nakit Akışı: Bu, bir şirketin normal iş operasyonlarından üretilen nakittir. Nakit akış tablosunda bulunabilir ve operasyonel faaliyetlerden kaynaklanan nakit girişlerini ve çıkışlarını yansıtır.
Tanım Ortalama Saatlik Kazançlar (AHE), çalışanların saat başına kazandığı ortalama para miktarını ifade eder. Bu metrik, ücret trendlerini, ekonomik sağlığı ve çeşitli sektörlerdeki satın alma gücünü analiz etmede önemli bir rol oynamaktadır. AHE genellikle Çalışma İstatistikleri Bürosu (BLS) gibi devlet kurumları tarafından raporlanmakta olup, ekonomistler ve politika yapıcılar için önemli bir göstergedir.
Ortalama Saatlik Kazançların Bileşenleri AHE, birkaç bileşenden etkilenir:
Toplam Kazançlar: Bu, belirli bir zaman diliminde çalışanlar tarafından alınan tüm ücretleri, maaşları ve fazla mesai ödemelerini içerir.
Tanım Temettüler, bir şirketin kazancının hissedarlarına dağıtılan kısmını ifade eder. Genellikle nakit veya ek hisse senetleri şeklinde ödenir ve şirketlerin kârlarını yatırımcılarla paylaşma yolu olarak temsil edilir. Bir şirket kâr elde ettiğinde, bu kârı ya işine yeniden yatırabilir ya da temettü şeklinde hissedarlara dağıtabilir. Bu dağıtım genellikle bir şirketin mali sağlığının ve yatırımcılarına değer geri verme taahhüdünün bir işareti olarak görülür.
Temettü Bileşenleri Temettüleri değerlendirirken, birkaç temel bileşeni anlamak önemlidir:
Tanım İş döngüsü göstergeleri, ekonomik faaliyetlerdeki dalgalanmaları zaman içinde değerlendirmeye yardımcı olan istatistiksel ölçümlerdir. Bu göstergeler, bir ekonominin sağlığı hakkında değerli bilgiler sunarak, genişleme, zirve, daralma veya dip döneminde olup olmadığını işaret eder. Bu göstergeleri analiz ederek, yatırımcılar, politika yapıcılar ve ekonomistler, yatırımlar, mali politikalar ve ekonomik tahminler konusunda bilinçli kararlar alabilirler.
İş Döngüsü Göstergelerinin Bileşenleri İş döngüsü göstergeleri üç ana bileşene ayrılabilir:
Öncü Göstergeler: Bu göstergeler, genel olarak ekonominin değişiminden önce değişme eğilimindedir.
Tanım Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), imalat ve hizmet sektörlerinin sağlığını ölçen önemli bir ekonomik göstergedir. Aylık satın alma yöneticileri anketlerine dayanmaktadır ve istihdam, üretim ve yeni siparişler gibi iş koşulları hakkında bilgiler sunar. 50’nin üzerindeki bir PMI genişlemeyi, 50’nin altındaki bir rakam ise daralmayı gösterir.
PMI Bileşenleri PMI, beş ana bileşenden oluşmaktadır:
Yeni Siparişler: Üreticilerin aldığı yeni siparişlerin seviyesini yansıtır. Bir artış, gelecekteki üretim artışlarını gösterir.
Üretim: İmalat sektöründeki mevcut üretim seviyelerini ölçer ve operasyonel kapasite hakkında bilgi sağlar.